For my academic writings, please consult:
http://works.bepress.com/mehmetozkan/

June 23, 2009

SEÇİM SONRASI İRAN

Iran After Elections

Mehmet OZKAN

Perspektif, July 2009

Otuz yilin sonunda bile hala 1979 yilinda gerceklesen devrim sonrasi Iran`a nasil bakilmasi gerektigi sorusu hala hem batida hem de doguda gercek bir yanit bulmus degil. Bunda her ne kadar batili devletlerin Iran`a gormek istedikleri pencereden bakmalarinin etkisi kadar, Iran`a onyargi ve red edici bir gozle bakan Arap devletleri haricindeki islam dunyasi da devrim sonrasi Iran`ina sahiplenici bir psikolojiyle bakmaktadir. Bu durum her Iran`da yapilan her secim sonrasi yapilan tartismalarda kendisini gostermektedir. 12 Haziran´da yapılan ve İran devriminden sonra yapılan en ilginç ve tartışmalı devlet başkanlığı seçimi olan 10. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu durumu yeniden gozler onune serrmistir. Temel olarak iddialı iki adayın yarıştığı ve katilim oranının %85 civarında ve hayli yüksek olduğu seçim sonucunda, İran devlet başkanı Mahmud Ahmedinejat oyların %63´ ünü alarak yeniden devlet başkanı seçilmiştir. Reformcu kanadın temsilcisi olarak gösterilen Mir Hüseyin Musavi ise oyların %33’ünü alarak seçimden ikinci çıkmıştır. Bu yazıda İran seçimlerinin iç siyaset, bölgesel ve küresel açıdan genel bir değerlendirilmesi yapılacaktır.

İran`daki 12 Haziran seçimleri bir kaç açıdan devrim tarihinin en ilginç seçimi olmuştur. Seçim sonrası kaybeden Musavi´nin seçimlerin sonucunu kabul etmeyeceği yönündeki açıklamaları bir ilktir. Aynı şekilde caddelerde seçimi protesto etmek amacıyla yapılan gösteri ve yürüyüşlerin yoğun bir şekilde yaşanması toplumsal kaynamanın küçük de olsa yansımaları olarak görülmelidir. Nüfusunun %60´i 33 yaşından küçük olan ve son derece genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan İran´da devrim sonrasında yetişen neslin devrimin baskici ve ozgurlukleri sinirlayici boyutunu tartismaya acmasi, aslinda Iran siyasi rejiminin en zayif halkasindan birisidir. Sah Riza Pehlevi`nin baskici rejimine karsi yapilan Iran devriminin, baskici bir rejime donusmesi Iran siyasi sisteminin en buyuk acmazi olarak gorulmelidir. Bu durumin degistirilmesi ve ozgurluk alaninin genislemesi talepleri her secimde kendisini yeni bir yapi icerisinde yeniden dillendirmektedir. Son seçimde bu talepleri açıkça destekleyen bir adayın varlığı tartışmaya açık olsa da, son dört seçimdir her gecen gün dozunu artıran ve yönetici elitin baskici uugulamalarina yönelik oluşan tepki bu seçimde Musavi üzerinden kendisini göstermiştir. Musavi´nin devrim tarihindeki geçmişi itibariyle rejim karşıtı bir tavrının olacağı tartışmaya açık olmakla beraber ortada var olan bir gerçek İran sisteminde özgürlüklere yönelik baskıcı ve sınırlayıcı politiklerin artik en azından genç nesil arasinda ciddi sekilde tartışmaya açıldığıdır.

Bölgesel dengeler acısindan İran´in son yıllarda devam ettiği politikaların genel olarak onumuzdeki donemde de devam edeceği beklenilmelidir. Fakat İrandaki seçimleri uluslararası alanda sert çıkışlarıyla tanından Ahmedinejat´in tekrar kazanması İsrail´de iktidarda bulunan aşırı sağcı Netanyahu hükümetini barışa zorlama girişimlerini sınırlayabilir. Obama tarafından açıkça zorlanan Netanyahu hükümeti özellikle İran´in nükleer silah edinmesine karşı olarak uluslararası alanda oluşturmaya çalıştığı baskıyı artırarak bir nevi gündemi kendi üzerinden İran üzerine aktarabilir. Bölgesel anlamda acil ihtiyaç olan en temel ilişki Araplar ile İranlılar arasında iletişim kanallarının yeniden açılmasıdır. Özelikle Irak işgali sonrasında oluşan kutuplaşmaya yönelik çözüm bulma çabaları ve ihtiyacı bölgesel anlamda Ahmedinejat´in ikinci döneminde en önemli gündem maddelerinden birisi olarak görülmelidir.

Batili devletler Iran devrimini ilk baslarda ozgurlukleri yukseltecek ve Sah tarafindan getirilmis sinirlamalarin kalkmasi olarak yorumlamisti. Ayetullah Humeyni`nin beklenenden daha popular oldugunun farkina varilmasindan sonra batili yaklasim icsellestiri olmaktan ziyade dislayici bir egilim gostermistir. Iran devriminin ta basindan beri batili devletler uzerinde yarattigi sokun bir yan etkisi olarak, batili devletler son otuz yildir Iran`da yasanan kucuk bir rejim karsiti kipirdanmayi devrimin sonunun geldigi seklinde yorumlayagelmislerdir. Son secimlerin batili devletler nezdindeki yorum ve degerlendirmeleri bu sintomun kucuk bir yansimasi olarak gorulmedir. Belki bu yaklasimin en ilginc tarafi batili devletler tarafindan rejimi degistirecekmis havasiyla sunulan baskan adayi Mir Hüseyin Mosaviエnin devrimin en ateşli yılları olan 1980-1989 arasında hem de devrim lideri İmam Humeyniエnin yaşadığı dönemde başbakanlık yapmış olmasıdir.

Genel olarak batinin ve dogunun yanıldığı temel nokta İranın her açıdan kendine özgü bir siyasi yapıya sahip olduğunu unutmaktır. Iran kokleri shia felsefesine dayanan ve kayip imam inancinin derin etkilerini tasiyan bir siyasi sisteme sahiptir. Ayetullah Humeyni`nin Sia felsefesinde yaptigi yeni yorumlamaya gore, kayip onikinci imamin geri gelmesinin beklenildigi sure boyunca Iran`da siyasi sistem Velayeti Fakih denilen atanmis bir dini liderler grubu tarafindan yonetilmelidir. İranı yakından takip eden bir çok gözlemcinin çok defalar vurguladığı gibi İranda gerçek güç Velayeti Fakih`in basi Ayetullah Hamaney`in elinde toplanmış olup, devlet başkanlarının göreceli olarak yetkileri ve etkisi batılı kontekste bilindiginden çok daha azdır. Ülkenin kaderini belirleyici bir çok kararın dini liderin onayı olmadan uygulamaya konulamayacağı Iran siyasi sisteminin gorunmeyen gerçeğidir.

Yeniden secilen İran devlet başkanı Ahmedinejat gorev yaptigi son dort yilda izlediği medya siyaseti itibariyle son derece sert ve radikal söylemleri olan birisi olmasina rağmen, ayni zamanda devrim tarihinde yeni seçilen bir Amerikalı meslektaşını kutlayan ilk lider olarak tarihe geçmiştir. Obamaya yazmış olduğu uzun mektup ve önerdiği muhtemel işbirliği talepleri İran devrimi tarihinde yeni bir safhayi ve dunya ile entegre olmanin artik rejimin siki muhafizlari tarafinda bile kabul edildiginin gostergesidir. Yeni donemde Iran icin en onemli nokta Iran`in dunya ile entegrasyon taleplerine karsilik ve batili devletlerin Iran uzerinde nukleer enerji sorunu dolayisiyle ulusturdugu baskinin nasil dengelenecegidir.

En genel anlamda İran seçimleri getirdiği iç ve diş tartışmalarla birlikte devrim tarihinde yeni bir çığır açtıysa da İran dış politikası acısından radikal bir değişiklik getirmedigidir. Fakat, bölgesel ve küresel düzlemde değişen dengeler gereği İran`ın kendi çıkarlarını yeniden yorumlayıp ona göre bir siyaset izleyeceği fakat ozunde eski politikalarinda bir degisiklik yapmayacagi vurgulanmalidir. Yeni donemde yakindan izlenilmesi gereken asil nokta batıli devletlerin hiç istemedikleri bir liderin politikalarına yeni donemde nasıl bir karşılık verecekleridir.

Medellin-Kolombia
12 Haziran 2009

No comments: